Çarşamba, Aralık 22

Reklam Etiği

     Her gün yüzlerce reklam görüyor ve işitiyoruz. Tüm mesajlara sırtımızı dönmemiz olanaksız görünüyor, reklamların toplum üzerindeki etkisi giderek artıyor ve insanları olmadıkları bir silüete büründürüyor. Tüketim ideali, sosyal ve kültürel değerlerimizin önünü tıkıyor. Gün içerisinde karşımıza çıkan birçok reklam etik açıdan uygun olmayabiliyor. Pazarın giderek büyümesi ile birlikte markaların birbirleri arasında yaşadıkları savaş giderek şiddetleniyor ve bunun sonucunda bazı markalar silahlarını kuşanarak bel altı darbelerle rakiplerini alt etmeyi amaçlıyor. Bundan en çok zararı tabi ki tüketici görüyor. Firmaların türlü safsatalarla ve şeytandan yardım alarak yürüttükleri kampanyalar sonucunda insanların tüketim alışkanlıkları değişiyor ve istem dışı yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Amacına ulaşan reklam kampanyaları sonucunda birçok insanda marka bağımlılığı olgusu oluşuyor. Ayşe teyzenin çamaşır suyu, Behlül’ ün saati, Beyonce’ nin parfümü, annenizin çorbası derken insanlar kendi kimliklerini kaybedip farklı bir birey olma yolunda hızla ilerlerken reklamlar da amacına ulaşıyor ve sosyal, kültürel değerlerimizin önünü tıkıyor. Hal böyle olunca bir yerde tıkanıp kalan iletişim çalışmalarının yaşamlarını sürdürebilmesi için farklı yollarla insanları etkileme çabası içerisinde etik olmayan kampanyalar piyasaya sürmesi ve dikkat çekmesi gerekiyor. Bu durumdan yine doğal olarak bireyler ve toplum etkileniyor. Reklamlar bireyin ve toplumun ahlaki gelişimine zarar vermeye başlıyor. Problem yaratan konulardan biriside reklamda şiddet! Reklamlarda var olan şiddet içeriği toplum dejenerasyonunda etkilidir. TV’de şiddet kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir kavramdır ki şiddet unsurlarının reklamlara kadar sıçraması toplum açısından felakete neden olabilir. Filmlerde olan yasal uyarılar(+18, Genel izleyici gibi) reklamlarda bulunmadığı için çocukları bu reklamlardan sakınmak haliyle zorlaşıyor. Reklamlarda karşımıza çıkan en büyük sorunlardan biriside ırkçılık. Mesajlarda açıkça ya da örtülü şekilde kültürel ve sınıfsal farklılıklar körükleniyor. Örneğin; Intel'in yeni nesil mikro işlemcileri için hazırladığı reklam fotoğrafında, bir ofiste beyaz bir adamın önünde, koşuya başlamak üzere pozisyon almış zenci atletler görülüyor. Fotoğrafın üst tarafında ise, “Bilgisayarın performansını katlayın ve çalışanlarınızın gücünü en üste çıkarın” ifadesi yer alıyor. Çeşitli internet sitelerinde dikkat çekilen reklam fotoğrafında, “zenci işçilerin beyaz efendinin ayaklarına kapandığı” izlenimi veren görüntüye yönelik tepkilerin artması üzerine Intel, internet sitesinden bir açıklama yaparak özür diledi. Diğer bir örnek ise; Nissan’ın geliştirdiği yakıt tasarruflu otomobil reklamı. Reklamda bir otelden çıkan yağlı suudi iş adamları, Nissan’ın geliştirdiği yakıt tasarruflu yeni otomobilini görüyor ve aralarından biri arabayı yumruklamaya, tekmelemeye başlıyorlar ve de bir süre sonra yanındakiler tarafından tutuluyor ve reklamın sonunda dış ses, "petrol şirketlerinin seni beğenmeyeceği kesin" diyor. Dubai'de bulunan petrol şirketleri bu reklamın ırkçı içgüdüleri tetiklediği düşüncesinde birleşmişlerdi. Sonuç olarak toplumsal yaşamı her açıdan etkilemede önemli bir rol üstlenen reklamlar da her ne şekilde olursa olsun toplumun pozitif değerler üzerine gelişimini sağlamasına katkıda bulunmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder