Pazar, Ekim 8

Reklam Etiği II



Reklamcılık Pratikleri ve Etik İlişkisi Bağlamında, Reklamlarda Çocukların Konumu:


Sinema, televizyon, dergi, gazete, internet, meydanlar, caddeler...İnsanlar doğumundan itibaren 18 yaşına kadar istemese bile 300 bin reklama maruz kalıyor. Peki kişisel gelişimini henüz tamamlamamış çocuklar reklamlardan ne derece etkileniyorlar?

     “Reklamlarda çocuklar dolaysız kurban, dolaylı tüketicidi",   peki ama nasıl?

Marka ya da ürünlerin sadece 3 – 5  ya da 10 yıl gibi kısa sürede var olma gibi planları olmadığından yani iletişim planlarının uzun vadelere yayılarak yapıldığı düşünülürse çocuklarında dolaylı tüketici olarak seçilmiş olması gayet normal bir durumdur. Daha açık bir dille ifade etmemiz gerekirse bugün 10 yaşında olan ve herhangi bir ürünün mesajına sürekli maruz kalan çocuk için o marka olgusu onun zihninde yer edineceğinden ilerde o marka ya da ürüne ihtiyaç duyduğunda tercih edeceği üründe zihninde yer edinmiş ürün olacaktır. Yani bugünün ufak çocukları markalar için yarının potansiyel tüketicileridir.

Çoğu reklamın titizlikle ve yaratıcı fikirlerle oluşturulduğu düşünülürse reklamların çocukların zihinsel gelişiminde fayda sağlayabilir. Çocukların hayal güçlerinin büyümesine ve yaratıcı zekalarının gelişmesine yardımcı olabilir. Ancak bazı çocuklarda bu durum tam tersi bir etki yaratabilmekte ve çocukların artık gerçekleri göremedikleri bir ruh haline bürünmelerini sağlayabilmektedir. Böyle durumlarda çocukların savurganlaşabildiği, aynı zamanda yanlış davranışlar sergileyebildikleri gözlemlenmiştir. Yani, bu durum çocukların psikolojik gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. 

5 ile 8 yaş arası çocukların hayal, gerçek, yalan ve taklit arasında ayrım yapmada zorluk çektikleri ve program ve reklamlar arasındaki farklılığı, reklamlar kısa, programlar uzun şeklinde algıladıkları, 9-12 yaş arası çocukların mesajların anlamlarını "programlar hikaye içerir, reklamlar ürünleri içerir" şeklinde algıladıkları bildirilmiştir. (1)  Henüz zihinsel gelişimine tamamlayamamış çocuklar önem arz etmektedir. 

Örneğin 1998 yılında Adana'da 4 yaşında erkek çocuk, müzik klibinde gördüğü pop sanatçısına öykünerek  balkondan atlamıştır. Tesadüfen yaralanmayan çocuk, çocuk psikiyatristi tarafından takip altına alınmıştır (2). Bununla birlikte, reklamlar her gün yüzlerce mesaja mağruz kalan çocukların fiziksel gelişimi de zarar verebilmektedir. Aynı zamanda reklamların çocukları yanlış beslenmeye özendirdiği de sıklıkla görülmektedir. Günümüzde yaygınlaşan fastfood restoranlarının yaptıkları reklamları düşünürsek hepsi çocuklar için tehlike teşkil etmektedir. Sağlıklı bir beslenme yolu olmayan fastfood tarzı yiyecekler çocukların fiziksel gelişimine hemen olmasa bile zarar vermekte, ilerde karşılaşabilecekleri bir sağlık problemi için zemin hazırlamaktadır. 

Çocukların gününün çoğunu televizyon ve internet başında geçirdiklerini düşünürsek yetişkin insanlara yönelik yapılan reklamlardan da olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz olur. Ayrıca reklamların çocukları ihtiyaç dışı ürünler satın almaya, ve tüketim çarkının bir kölesi olmaya zorladığı rahatlıkla söylenebilir .