Cumartesi, Kasım 21

Sadece Beşiktaş...
Aslında İnter-Milan, Lazio-Roma, Arsenal-Chelsea mücadelesi ile farklı değildir bizim maçlarımız. Ancak onlar hakim gücün takımlarıdır, biz ise Müslüman mahallesinin çocukları, işin özü budur. Oysa Trakya’dan Japon Denizi’ne, Afrika’dan Filipinler’e kadar inanılmaz bir coğrafyanın ilk ve en büyük futbol takımlarıdır Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası gibi izlenirlik açısından evrensel anlamda büyük karşılığı olan organizasyonlarda 1.6 milyarlık İslam alemini temsil eden en başarılı kulüplerdir, üç büyükler.

Beşiktaş dışında üç büyüklerin Batı kulübünde karşılık görebilecek marka içeriği veya sosyal mesajı yok gibidir. Bir Japon, Amerikalı, İtalyan veya Meksikalı neden Fenerbahçe ve Galatasaray forması alsın veya maçlarını izlesin ki? Onların takımlarında olmayan neyi satabilirsiniz Real Madrid, Manchester United veya Liverpool taraftarına? Dünya kulübü olma adına üç büyüklerin kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri coğrafyalara doğru açılması gerekir, pazarlama stratejileri açısından. Dünya markası olabilmek için önce içerideki yerel sorunlarınızı çözeceksiniz. Futbolunuzu üç büyük kulübün hakimiyetinden kurtaracaksınız. Eski doğu bloğu ülkeleri veya faşist Franco dönemi gibi iki-üç kulübe endekslenmiş toplumsal futbol kurgusundan uzaklaşmak için diğer şehirlerin takımlarına yol vereceksiniz. Böylece semirdikçe semiren ve Türk Futbolu’nu bir adım daha öteye götüremeyen anti rekabetçi yapı düzelsin, liginize kalite gelsin.

Haydi hayırlı traşlar
Marka değerinizi ve bilinirliğinizi arttırmak için makul pazarlara yöneleceksiniz. Onlara, onlardan olan şeyler vereceksiniz. Bakın bakalım o zaman bizim derbiler kaç ülkede canlı yayınlanıyor. Bugün derbi var. Yayıncı kuruluş ağzıyla herkesin susacağı, onların konuşacağı “Dünya Derbisi”, Çetin Altan’ın dediği gibi: Türk’ün Türk’e propagandası... Haydi hayırlı traşlar...

Kaan ARK